UHUD SAVASI

UHUD SAVASI

Yenilgiyi hazmedemeyen Mekkeli müsrikler bunun  intikamini almak için
and içmislerdi. Muhakkak acisini çikaracaklardi.Bunun için üçbin kisilik bir
ordu ile medine'ye dogru yola çikti. Orduda Habisistan'li köle Vahsi de
bulunuyordu. Sahibi eger Hamza'yi öldürürse onu ödüllendirecegini
söylemisti. Bu konuda çok ustaydi. Bunu duyan Ebu Süfyan'in karisi
Hind'de Hamza'yi öldürdügünde ona ödül vermeyi vaad etti. Müslümanlar
onlarin bu düsüncelerini ögrenmekte gecikmediler ve her iki taraf da savas
hazirliklarina basladilar. Bu sirada Fatima Hasan adinda bir erkek çocugu
dogurmustu.

Savasin seyri, bir önceki Bedir Savasinda oldugu gibi müslümanlarin lehine
ilerliyordu. Peygamber (sav), okçularina her ne surette olursa olsun asla
yerlerinden arilmamalarini tembihlemisti. Bir ara öyle bir an gelmisti ki
müsrikler kaçacak delik aramaya ve savas meydanini terketmeye
basladilar. Okçular, ilk saflardaki arkadaslarinin ganimet kazanmak için
giristikleri çabayi görebiliyorlardi. Bundan dolayi okçular da savas alanina
girmek istediler. Liderleri Peygamber(sav)'in ne olursa olsun yerlerinden
ayrilmamalari gerektigine dair emrini hatirlatti. Fakat onlar dinlemediler.
"Savas bitti ve kâfirler kaçti" dediler.

O zamana kadar Mekke ordusunun süvarileri hiçbir ise yaramamislardi.
Fakat Halid o anda karsida tarafta neler oldugunu farketti ve hemen bütün
adamlarini okçularin bulundugu yere yöneltti. Bu andan itibaren savas
müsriklerin lehine döndü. Öyle bir noktaya gelindi ki, artik kaçan
kafirlerden bir kismi da gelip mü'minlere arkadan saldiriyorlardi. Savas
nârâlari birden bire degisti ve Kureyslilerin "Ey Hubel! Ey Uzza!" sesleri
alani doldurdu. Müslümanlar büyük kayip verdiler. Sag kalanlar da geri
çekiliyorlardi. Müslümanlar geriye çekildikçe kalabalik da tepeye dogru
yaklasiyordu. Fakat cansiperâne bir sekilde Peygamber (sav)'i korumaya
çalisiyorlardi.

Savasta Peygamberimizin amcasi Hz. Hamza (ra), Vahsi tarafindan sehit
edildi. Savastan sonra Vahsi meydana tekrar gelip Hz.Hamza'nin karnini
yarip karacigerini çikarmisti. Bunu Hind'e götürüp verdi. Karsiliginda da
Ganimetlerden Hind'e düsen payin tümünü aldi. Cigeri eline alan Hind, bir
parça isirip, çigneyerek yuttu. Sonra da cesedin yanina giderek cesedi
parçaladi. Diger kadinlari da bu sekilde yapmalari konusunda tesvik
etti.Savasta Peygamber (sav) de yaralandi. Bu savasin müslümanlara
biraktigi en önemli ders, her ne sekilde olursa olsun emirlere itaâtsizligin
kazanilmak üzere olan bir savasi kaybettirecegi gerçegidir.

HENDEK

Hayber'e yerlesen Beni Nadir yahudileri, kaybettikleri topraklari tekrar
kazanmaya kararliydilar. Ümitleri, Kureys'in Peygamber (sav) üzerine
düzenleyecegi son ve büyük saldirida yogunlasiyordu. Islam'in besinci yilinin
sonlarina dogru -MS 627'nin baslari- bu hazirliklar, Huyay ve Hayber'deki
diger birkaç yahudi liderinin Mekke'yi ziyaret etmesiyle karara baglandi.
Ebu Süfyan'a "Muhammed'i ortadan kaldirmada seninleyiz" dediler.

Anlasan taraflar plan hazirlamaya koyuldular. Yahudiler, Medine'den
hoslanmayan tüm Necd kabilelerini ayaklandirma görevini üzerlerine
almislardi.Beni Gatafan da onlaar katilacakti.

Kureys ve müttefikleri toplam dört bin kisiyi buluyordu. Müslümanlar
Uhud'da üç bin kisiydiler, simdi ise sayilari on bini bulmustu. Planlarina
uygun yola çiktilar. Peygamber (sav) durumu haber aldiginda hazirlanmak
için sadece bir haftasi kalmisti. Istisare toplantisi yapip nasil bir strateji
izleyeceklerine karar verdiler. Toplantida Selman-i Farisi'nin önerisi kabul
edilmisti. Selman önerisini söyle dile getirmisti: "Ey Allah'in Rasulü, biz
Iran'dayken atlilarin saldirisindan korktugumuzda etrafimiza hendek
kazardik. Simdi de etrafimiza hendek kazalim." Herkes Uhud'daki stratejiyi
tekrarlamak istemedigi için Selman'in önerisini kabul etti. Hendegin yapimi
toplam alti gün sürmüstü.kazilan hendeklerin derinlik ve genisliklerini
Selman biliyordu.yahudiler de anlasmanin bozulmamasi taraftari olduklari
için, kazma kürek ve çapalarini ödünç verdiler. Savas basladiginda
müslümanlar soguk ve nemli bir hava ve kitlikla karsi karsiya gelip daha
önce hiç düsünmedikleri kadar büyük bir zayifliga kapildilar.

Hendegin bitmesine az bir zaman kala Kureys ordusu yaklasmisti. Kadinlar
ve çocuklar, kalelere yerlestirilmisti. Mü'minler de sehrin disinda kamp
kurdular.

Ebu Süfyan müsrik ordusunun basindaydi.Düsman da sehir disinda kamp
kurmustu, cesaretleri artti.Bu bir meydan muharebesi olacakti. Kendi
sayilari çok fazla oldugu için onlari rahatlikla yenebilirlerdi. Fakat biraz
daha yaklastiklarinda genis ve derin hendegi görünce sasirdilar. Karsiya
geçmeleri imkansizdi. bu yüzden karsilikli ok yagmuru basladi.
Müslümanlarin komsusu, anlasmali olduklari Beni Kurayza yahudileri onlar
yardim etmisti. Müsrikler simdi onlarida kendi taraflarina geçmeleri için ikna
etmeye karar verdiler. Onlarla görüsmeye giden Beni Kurayza Huyay'dan
oldum olasi korkardi. Yaptigi konusmayla Sefleri Ka'b Ibn Esed'i ikna etti.
O da anlasma metnini yirtti. Onlar, Kureys'in zaferinden emindiler ve
müslümanlara savas açtilar. Savas hala karsilikli ok atislariyla devam
ediyordu. Günler süren kusatmadan sonra hendegin endar yerindeki
korumalar nöbetlerden yorgun sekildeydiler. Müsrikler bundan
yararlanmak istediler.  Üç kisi birikte atlarini sürdüler, tam o sirada Hz. Ali
orayi korumak için geldi ve onlardan Amr'i öldürdü.Müsrikler de hendegin
asilabilecegini anlayip bazi noktalara asker yigdilar.

"Ey iman edenler, Allah'in sizin üzerinizdeki nimetini hatirlayin. Hani size
ordular yönelip gelmisti, böylece biz de onlarin üzerine, bir rüzgar ve sizin
görmediginiz ordular göndermistik." ayetinin müjdesiyle savas Bedir gibi
müslümanlarin zaferiyle sonuçlandi.

Sonra ayni 3000 kisilik Islam ordusu Analsmayi bozmus olan Beni Kurayza
yahudilerine giderek kalelerini kusatti.

APAÇIK BIR ZAFER

Müslümanlar Mekke'ye girmek ve Kabe'yi ziyaret etmek istiyorlar, buna
karsilik Kureysliler bu istegin gerçeklesmesine engel olmaya çalisiyorlardi.
Kureysliler Süheyl'i ve yaninda birkaç kisiyi bir anlasma imzalamak üzere
gönderdiler. Peygamber (sav)'le tartistilar. Sahabe disaridan onlarin sesinin
yükselip alçalmasini dinleyerek, anlasip anlasmadiklarini anlamaya
çalisiyordu. Sonunda bir anlasmaya vardilar. Kureysliler anlasma metnine
besmele ve "Allah'in Rasulü" ibaresini koydurmadilar. Anlasma metni söyle
devam etti:

"Onlar on yil boyunca savas yükünü kaldirdilar. Bu süre içinde insanlar
güvenlikte olacak ve birbirlerine saldirmayacaklar. Su sartla ki, velisinin izni
olmadan Kureys'ten Muhammed (sav)'e gelen kisiyi, Muhammed (sav) geri
gönderecek; fakat Muhammed (sav)'le birlikte olanlardan biri Kureys'e
siginirsa o geri gönderilmeyecek. Ihanet ve kaçamak yapilmayacak. Kim
Muhammed'in tarafina geçmek isterse geçebilir, kim de Kureys'in tarafina
geçmek isterse geçebilir." Her iki taraf da anlasmayi karsilikli olarak kabul
ettiklerini beyan ettikten sonra, iki kabilenin reisi de imzaladi. Antlasma su
cümlelerle bitiyordu: "Sen, Muhammed, bu yil bizden ayrikacaksin ve biz
orada bulundugumuz sürece Mekke'ye girmeyeceksin. Fakat gelecek yil
biz Mekke'den çikacagiz ve sen arkadaslarinla gireceksin. Orada üç gün
kalacaksiniz, yolcu silahlarindan baska silah tasimayacaksiniz ve kiliçlariniz
kininda olacak."

Anlasma müslümanlarin aleyhine görünüyordu. Bu durum müslümanlar
arasinda sikintiya neden oldu. Fakat Peygamber (sav), sabretmeleri
gerektigini ve kendilerine apaçik bir zaferin vadedildigini müjdeleyerek
kalblerini teskin etti.

HAYBER

Hayber, yahudilerin yasadigi ve Islâmiyet için büyük bir tehlike teskil eden
bir sehir idi.Çünkü liderleri Gatafan sürekli Kureyslileri onlara karsi
kiskirtiyordu ve Medine'ye düsmandi.Bu yönde bir girisimde bulunulmasi
gerekliydi. Çünkü Bir süre önce gelen bir vahiydeki yakin ve ganimetleri
bol zaferin Hayber'in fethi anlamina geldigine emindi.Böyle bir fetihde,
bedevilere görev verilmemeliydi, çünkü vahiy onlarin maddi kaygilarla
sefere katildigini söylüyordu.Bu da müslümanlarin nisbeten daha az olmasi
demekti.

Bu olay duyuldugunda kimse inanamadi. Hayber'in asilmaz bir kale
oldugunu herkes biliyordu.Hayber de buna inanmadi ve müttefiklerine
haber vermedi.Ancak haber gelince sefleri Kinane Gatafan'a giderek
dörtbin kisilik asker yardimi aldi.Böylece onbin kisi
oluyorlardi.Müslümanlar ise sadece altiyüz kisiydi.

Bu sirada, Medine halki çok fakirdi. Ve birçogunun ailelerine birakacak bir
seyi yoktu. Peygamber onlara: "Siz gerçekten fakirsiniz. Fakat nefsimi
kudret elinde tutana yemin olsun ki, bir müddet daha yasarsaniz bolluk
içinde yasayip  ailelerinizi de bolluk içinde yasatacaksiniz.Bir yigin dirhem
ve paraya sahip olacaksiniz ve bu sizin için hiç de iyi olmayacak."dedi.

Seferde iken orduyu durdurup güzel sesli Ibn el-Ekva (ra)'ya sarkilar
söylettirdi ve kederli bir hava olustu .Sarki sonunda Peygamber ona:"Allah
sana rahmet eylesin."dedi. Bu, onun sehit olacagi anlamina geliyordu.

Sehre gece karanliginda ve çok sessizce yaklasmislardi. Sabah namazini da
sessizce kildilar. Günes yükseldiginde karsilarinda sessiz bir orduyla
karsilasan Hayber halki çok saskindi. "Muhammed ve ordusu" diyerek
sehre kaçistilar. Hz. Muhammed (sav), Allahû Ekber dedi ve zafer dolu bir
sesle "Hayber harab oldu." sözlerini ekledi. Daha sonra Allah'in anlari
cezalandirtacagini haber veren bir ayet okudu.

Hayber'liler surlarinin saglamligina güveniyorlardi. Oysa en zayif noktalari,
birlikten yoksun olmalariydi. Karsilarindaki, küçük ama birlik içindeki
orduyla savasmak onlar için bir sanssizlikti.

Müslümanlar, ilk gün küçük bir grupla en yakin kaleye saldirdilar. Bu bir
taktik idi. Yaralananlar için de kampin gerisinde bulunan kadinlar görev
aliyorlardi. Sabirla hareket ediyorlardi. Fakat alti gün boyunca bir degisiklik
olmamisti. Son gece bir casusu yakalamislar ve o da (ailesine ve mallarina
dokunulmamasi karsiliginda) kaleler hakkinda bilgi vermisti. Ilk önce en az
korunan ve güçlü bir savas aletine sahip bir kaley saldirmalarini önerdi.
Ertesi gün müslümanlar kaleyi ele geçirdiler. Kendi savas aletlerini buraya
çikardilar. Böylece diger zayif kaleleri teker teker düsürdüler."

"Beni Gatafan nerede?" sorusu Hayber'de sikça sorulan bir
soruydu.Gatfanlilar   gerçekten yola çikmislardi.Bir günlük yol bitince,
nerden geldigini anlayamadiklari: "Halkiniz! Halkiniz! Halkiniz!" seklindeki
sesi üç kez arka arkaya duydular.Ailelerinin tehlikede olduklarini
düsünerek, geri döndüler. Herseyin yerli yerinde oldugunu gördüler. Bir
bakima, Düsmanin yenilmesinde paylari olamayacak kadar geç kaldiklarini
düsünerek ikinci kez yola çikmayi göze alamadilar.

Hayber'deki en güçlü kalelerden biri Zübeyr Hisari denilen kaleydi. Diger
kalelerden kaçanlarin çogu bu kaleye siginmislardi. Kale üç gün kusatma
altinda tutuldu. Günün sonunda diger kalelerden gelen bir yahudi, onlara
kaleyi sonsuza dek koruyacak kaynak bulundugunu, eger kendisi ve ailesi
garanti altina alinirsa bu sirri onlara açiklamayi teklif etti. Bu sir kalenin
altindan su geçiyor olmasiydi. Müslümanlar bu kaynagi engelleyerek onlari
susuz biraktilar. Siddetli bir çarpismadan sonra kaleyi aldilar.

Son kale Kâmus kalmisti. Bu kale, güçlü ve zengin Kinane ailesine aitti.
Yardim gelmemesi en çok onlari hayal kirikligina ugratmisti. Ondört gün
direndiler. Sonra Peygamber'in Kinane'le  konusma istegi üzerine
görüsmeye karar verildi. Görüsmeler sonucunda, yahudilerin Hayber'i ve
tüm mallarini müslümanlara birakip gitmeleri sartiyla onlara ve ailelerine
birsey yapilmamasina ve esir alinmamasina karar verildi. Fakat kisa bir süre
sonra hem müslümanlar hem de yahudiler mallarin büyük kisminin gizlenmis
oldugunu farkettiler. Medine'den getirilen o meshur Beni Nadir serveti
nerdeydi ? Peygamber (sav) bunu Kinane'ye sordu. O da mallarinin çogunu
sattiklarini ve mallarinin azaldigini söyledi. Yahudiler onun yalan söyledigini
biliyorlardi. Bir Peygamber karsisinda olduklarina artik inanmislardi ve
onun yalan söylediginin anlasilacagindan korkuyorlardi. Kinane'nin en
sevdigi adamlari ona hiçbirsey gizlememesi için yalvardilar. O ise onlari
tersledi. Ertesi gün hazinenin varligi ortaya çikmisti. Kinane ve ona yardim
eden kuzeni ölüm cezasina çarptirildilar. Ailesi de esir alindi.

Bundan sonra diger iki kale kendiliklerinden teslim oldular. Hayber
yahudileri toplanip bir karara vardilar. Çiftçilikten iyi anladiklarini söyleyip
hasat parasinin yarisini vergi olarak verip Hayber'de kalmak isteyeceklerdi.
Peygamber bunu kabul etti. O sirada müslümanlarin Kuzydogudaki zengin
vaha olan Fedek'e sefer düzenleyecekleri söylentisi çikti. Fedek yahudileri
Hayber'e uygulanan sartlarla teslim olmak istedikleri haberini gönderdiler.
Böylece Fedek de, savas ypilmadan kazanilmis oldu.


 
begen
 
 
7 ziyaretçi burdaydı! teşekkürler
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol